top of page
Yazarın fotoğrafıFulya Özbilen Öztürk

Otobüs Günlükleri 1

Ben küçükken bir büyüğüm bana otobüslerin iyi bir gözlem yeri olduğunu, toplumu burada görebileceğimi söylemişti. O zamandan bu zamana haklılık payı hiç değişmedi. Toplumun meselelerini, ruh hallerini, konuştuklarını görmek ve gözlemlemek isterseniz otobüste zaman geçirin. Bu çoğumuzun her gün zaten yaptığı bir şey ama kastettiğim gerçekten anlama niyetiyle gözlem yapma hali.


Benim bugün gözüme takılan diyalog ve çıkardıklarım toplumsal cinsiyet üzerine olacak.

Şoför bey 30larında, neşeli (bu sıcakta bile), saygılı biri gibi görünüyor. Yanında tanıdığı biri var, eskiden muavinler vardı hatırlarsanız aynı onun pozisyonunda. Şoför beyden bir 10-15 yaş kadar büyük olduğunu tahmin ediyorum. Havadan sudan konuşuyorlar.

Şoför sordu: ‘’Yenge nasıl abi?’’

Tanıdık kişi: ‘’İyi iyi, bildiğin gibi işte. Senin eşin nasıl?’’

Şoför bey: ‘’Benim hanım da iyi, ehliyet kursuna yazıldı onunla uğraşıyor. Yengenin ehliyeti var mıydı abi?’’

Tanıdık kişi: ‘’Yok oğlum yengenin niye ehliyeti olsun, yengen abdestinde namazında, kapalı bir kadın’’.

Bu konuşma radarıma girdi, çünkü anlamadım. Akışta bir problem yaşadı beynim. Duyduğum kelime dizisinin birbiriyle uyumunu takip edemedim. Ehliyeti olmayan bir kadın, karısının ehliyeti olmamasından gurur duyan bir adam, karısının ehliyetinin olmamasının sebebini abdeste, namaza, baş örtüsüne dayandıran bir adam, muhtemelen bunlardan da mutlu olan bir adam.

Abdest, namaz, baş örtü bir kadının ehliyet almasına engel midir?

Ehliyeti olan kadınlar yukarda saydığım özelliklere sahip olamaz mı?

Eşinizin bir yerden bir yere gitmek istediğinde bunu siz olmadan yapamayacak oluşu gurur duyulacak bir hadise midir?

Ben biliyorum ki pek çok kadın artık bu meselelere aydı. Kendilerinin bu hayatta her şeyi değilse de pek çok şeyi yapabilecek durumda olduklarının farkında. Bazıları eyleme bile geçti, bazıları farkındalık seviyesinde ama eyleme geçemedi, bazıları eyleme geçecek zaman kovalıyor, bazıları bunları kendi çocuklarına ve topluma da aşılamaya çalışıyor. Burada pek çok şey yolunda.

Tüm bunlar olurken ortaya bir ‘’kırılgan erkeklik’’ meselesi çıkıyor. Pek çok erkek hala muhtaç kadını kendini seven kadın zannediyor. Başka bir deyişle bağımsız ve pek çok işi kendi halledebilen bir kadının kendisini sevebileceğine ve onunla bu ilişkide kalacağına inanmıyor. Para kazanan, ehliyeti olan, söz hakkı olan kadının onunla olabileceğine güvenmiyor içten içte. Velhasıl bu toplumun kulak verilmesi gereken meselesi aslında biraz da erkeklerin kendine verdiği değer ve güvenidir. Geliştirebilmek umuduyla…

40 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page