Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye , sevmeye , öğrenmeye diyerek ‘’Takılıp
Kaldıklarımız’’ serisinin üçüncü blog yazısına başlıyorum.
Geçenlerde bir tweet okudum ‘’Her şeyi hallettiğimizi sandığımız o 2019 senesi ‘’ diye.. Düşündüm, son zamanlardaki yaşadıklarımdan başlayarak 4 sene boyunca olanlar gözümün önünden geçti.
Gidilemeyen mezuniyetler, dondurulan üniversiteler, uzaktan devam edemeyen ilişkiler, batırılan işler, kenara atılmış arkadaşlıklar, kopmuş aileler, dolmayan cepler, yaslar, yıkılan binalar, yok olmuş hayatlar. Viran şehirler. Yazarken fark ediyorum keşke yazıldığı kadar kolay olsa yaşanması her birimiz için.
Ünlü filozof Karl Jaspers sınır durumlardan bahseder. Bu sınır durumlar, ‘’ölmek zorundayım’’ , ‘’acı çekmek zorundayım’’, ‘’Suçluluk duygusunu yaşamak zorundayım’’, ‘’mücadele etmek zorundayım’’ gibi hayatın getirdiği koşulların var olduğunu söyler. Her birimizin bu durumlara kendi hayat deneyimimizde tabii olduğunu söyler. Kimi için acı çekmek zorunda olmak, bir yas sürecini yaşamakken ; kimi için bir sınavda başarısız olmaktır. Kimi için eve döndüğünde yorgun olduğu için çocuğuyla ilgilenemeyen bir ann
enin suçlu hissetmesiyken, kimi için geceleri buzdolabının önünde kendini bulup tıkanırcasına yiyen birisine aittir. Hayat akışında başımıza gelen ani, beklenmedik durumlarla karşılaşıp başa çıkamadığımızda sınır durumlarımız sarsılabiliyor, kırılabiliyor. Her biri olumsuz bir deneyim olarak kalabiliyor. Aslında insan olarak ne kadar kırılgan olduğumuzu da hatırlatıyor bize bu sınır durumları. Kırılganlığı ile karşılaşan insanda oluşan şok etkisiyle ben ne yapacağım şimdi?, Bununla baş etmeyi nereden bileyim ben? Soruları geçiyor akıllardan şerit şerit.
Kırılganlığımızla daha çok karşılaştığımız bu son yıllarda yaşadığımız zorluklardan ortak olanlarda vardı. Biraz önce saydığım sınır durumlarının her birimiz için var olduğundan bahsetmiştim. Ortak olduğumuz zorluklarda ise acı çekmenin de tek başına olmadığı, mücadele etmenin de hep birlikte olduğu dönemler içimize su serpti biraz. Demek istediğim yaşam içindeki tecrübelerimiz değişse de o tecrübenin sonucunda yaşadığımız duygularımız ortak. Yaşanılan olumsuzluk kişiye has değil, bizler bütünün bir parçasıyız. Bazı zamanlarda da yaşanılan tecrübelerde aynı ve çok benzer duygular.
Hayat devam ederken gördüğümüz bazı gerçeklerimizde onları tamamlayan, iyileştirenler de var. Acı çekerken sabretmeye, mücadele ederken sevmeye , suçlu hissederken öğrenmeye nasıl da mecburuz. İnsanız. Kırılganız. Bunu bile kabul etmek kimi zaman şefkatli yanımızla karşılaşmamıza sebep olur, hafifletir bizi.
Sonuna gelirken bu yazımda bana , diğer sözleriyle çoğumuza ilham olan MFÖ’yü ve bu sene aramızdan ayrılan Özkan Fuat’ı sevgiyle anıyorum.
Comments