Özgül öğrenme güçlüğü (ÖÖG), bireylerin zekâ düzeyleri normal veya normalin üzerinde olmasına rağmen, okuma (disleksi), yazma (disgrafi) ve matematik (diskalkuli) gibi akademik becerilerde yaşadıkları kalıcı ve nörolojik temelli zorlukları ifade eder.
Özgül Öğrenme Güçlüğü Çeşitleri:
Disleksi: Okuma ve heceleme becerilerinde zorluklarla karakterize edilir.
Disgrafi: Yazma becerisinde, özellikle yazının okunabilirliği ve yazım kurallarına uyum konusunda güçlükler yaşanır.
Diskalkuli: Matematiksel işlemleri anlama ve uygulamada zorluklarla kendini gösterir.
Bu bozukluklar, bireylerin akademik performansını olumsuz etkileyebilir ve yaşam boyu sürebilir. Belirtileri genellikle çocukluk döneminden itibaren fark edilebilir. Çocuğun gelişim düzeyine ve öğrenme ortamına göre değişiklikler görünebilir. Okul öncesi dönemde konuşmayı öğrenmede gecikmeler, harf veya kelimeleri öğrenmede zorluk ya da kalem tutma, çizim yapma gibi ince motor becerilerinde güçlük gözlemlenebilir. Okul döneminde ise matematiksel işlemleri anlamada ve uygulamada zorlanma, yazarken harf veya kelime atlama, karıştırma (örneğin “b” ve “d” gibi) gözlemlenebilirken günlük yaşamda ise; yavaş okuma ve yazma, konsantrasyon ve dikkat problemleri, zamanı organize etme ya da yönergeleri takip etmede zorluk şeklinde gözlemlenebilir.
Eğitim ve Öğretim Süreçleri
Özgül öğrenme güçlüğü olan çocukların nasıl öğrendikleri konusunda yapılan araştırmalar beyin temelli öğrenmeye dayalı yaklaşımların daha etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle ÖÖG’li öğrenciler için özellikle etkili olabilecek yöntemler:
Çoklu Duyusal Yöntemler: Görsel, işitsel ve kinestetik öğrenme yollarını birleştirerek beynin farklı bölgelerini aktive etmek. Örneğin, çocuk bir harfi öğrenirken onu görselle (renkli bir kart ile) görür, sesini tekrarlar ve aynı zamanda bir tahta üzerinde çizer.
Nöroplastisiteyi Destekleyen Aktiviteler: Beynin yeni bağlantılar oluşturmasını ve zayıf olan alanları güçlendirmesini sağlayan aktiviteler. Örneğin, Zihinsel esnekliği artıran bilgisayar destekli eğitim uygulamaları (Lumosity veya Cogmed gibi programlar), el-göz koordinasyonu geliştiren oyunlar(LEGO gibi). Kelime oyunları ve hafıza kartlarıyla yapılan etkinlikler de bunlara örnektir.
Bu yöntemler beynin öğrenme için yeni güçlü yollar geliştirmesine olanak sağlarken aynı zamanda bu süreci eğlenceli hale getirecektir.
Baş Etme Yolları
Özellikle erken yaşta yaşanan akademik anlamda problemlere karşı “yaşı küçük, ilerde öğrenir.” gibi bir yaklaşım benimsenmemelidir. Gelişimsel olarak farklı gözlemlenirken “henüz yaşı küçük, büyüdükçe iyileşir.” gibi bir yaklaşımdan da uzak durulmalıdır. Bireyselleştirilmiş eğitim planları (BEP) hazırlanmalı, çocuğun özgüvenini artırmak için düzenli psikoterapi veya danışmanlık hizmeti alınabilir. Ailenin bu sürece dahil edildiği bir destek planıyla ailenin, çocuğun güçlü yanlarına odaklanmayı öğrenmesi ve olumlu iletişim geliştirmesi sağlanmalıdır. En önemlisi de çocuğun ilerlemesi zaman alabilir, bu yüzden sabırlı ve destekleyici bir yaklaşım şarttır.
Kaynak:
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5).
MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yayınları.
Commentaires